
11.
AŞKLA BAKSA YÜREKTEN
“Kim görmüş ki gülistanda gül dalını dikensiz;
Hançer yarası geçermiş sabır aksa yürekten.
Bendetmiş bir beni özden neden yanağın bensiz?
Yaz baharda buz yağarmış sevgi yoksa yürekten.
Kamaşmasın mahur gözler; mevki makam yüzünden,
İnsan olan belli olur işinden ve sözünden,
Hakk’a ayan cümle her şey – akar gelir özünden
Çölde bile gül yetişir seven dikse yürekten.
Aman aldanma dünyada bakıp sırtta çuluna,
Ar edepten uzak ise güvenmesin puluna,
Bırakmazsan güzel eser; yağar taşlar yoluna
Bayramdır kara gün kin kibir çıksa yürekten.
Zaman sermayen bitecek; harcama sakın boşa,
Zorluk verme, kolaylaştır, sürme kulu yokuşa,
Hizmet eyle ki, bir faydan dokunsun kurda kuşa
Her şeyde bir güzellik var aşkla baksa yürekten.
Galip’tir nefsini yenen; hayır da, şer de Hakk’tan,
Bir’dir, Tek’tir ol Yaradan cümle her şeyi yoktan,
Girdiyse dosdoğru yola nuru gelir uzaktan
Mazlumları korur Allah, boyun bükse yürekten.
Ressam Halil, işi sanat; gönül işidir sanat,
Güzellikler inşa eder; zulme – zalime inat,
Barışla yaşanır dünya, barışla güzel hayat
Misk-i amber kokar canlar dostça koksa yürekten.
Halil GÜLEL
Mönschengladbach / 23.12.2019
Atalarımla Şiir Sohbetleri)
Not:
Türk’ün bahtının döndüğü İkinci Viyana Kuşatmasında bulunan sipahi subayı Kurtoğlu Yıldırım dedem; uzun süren kuşatma esnasında yeniçerilerin arasında bulunan Aşık Hasan ile tanışır.
Karşılıklı sohbetlerinde şiirler söyleyip askeri coştururlar. Arasıra Sefil Hasan mahlasını da kullanan Aşık Hasan, Bektaşi tarikatına göre dini telkinler içeren şiirlerde söyler.
12 Eylül 1683’de Viyana bozgunu başlar. Kırım Han’ı Murat Giray; “Birazda Osmanlı’ ın anası ağlasın!” der ve Jan Sobieski kumandasındaki yardıma gelen Polonya kuvvetlerinin adeta Tuna’yı geçmesini seyreder ve önünü kesip durdurmaz: Halbuki bu gelenleri durduracak güçtedir.
Murat Giray Han, sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın emrini yerine getirmemiştir.
(12 Eylül 1683’te vuku bulan bu çekilme 09 Eylül 1922’e kadar sürecektir.) olsun
Aşık Hasan bu savaşlarda yaralanır ve Aşık Gazi Hasan mahlasını kullanır.
Yarası iyileşinceye Kurtoğlu Yıldırım dedemle Budin savunmasına katılır. 1686’da Budin (Budapeşte) düşünce birlikte Belgrad’a çekilirler.
İki sene Belgrad’ı canla başla savunurlar. Artık bozgun başlamıştır. 1688’de Belgrad’da düşer.
Kurtoğlu Yıldırım dedemle Aşık Gazi Hasan Temeşvar’a çekilirler. Bu acılı dönemi şiirlerinde şöyle işleyip milletin hislerine tercüman olmaktadır.
“Kimi şehit oldu, kimi giriftar,
Kafirin elinde inler zar ü zar,
Estergon’la Budin -Eğre’yle Uyvar
Ele geçmez Şahım yorulmayınca.”
NE ÇEKER KULLARIN SERHAT İLİNDE adlı bu şiirini İmparatorluğun merkezindeki Sultan II. Mustafa işitir. Padişah II. Mustafa’da İkbali mahlasıyla şiir yazan bir şairdir.
Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen ve gençliğinde Karaman Medresesinde iyi bir eğitim alan Türkmenlerin Beydilli boyundan olan Aşık Gazi Hasan; Bektaşilik konusunda büyük bir bilgiye sahip ve dervişleri olan bir “dede” olarak İstanbul’da Sultan II. Mustafa’ya şiirlerini sunar.
Sultan kendisini takdir etmiştir. İstanbul’da kalmasını istemiş ama Aşık Gazi Hasan Dede, Anadolu’ya geçip doğduğu yerlerde yaşamayı düşündüğünü söylemiştir. Padişah da ona vergi alınmamak şartıyla çiftlik bağışlamış ve büyük bir emekli maaşı bağlamıştır.
Kurtoğlu Yıldırım dedem onun yanında yedi yıl kalmış. Çiftliklerinde en büyük karpuzları, en nefis üzümleri yetiştirmişler. Engüri’nin Kırıkkale civarlarında artık onun namı KARPUZU BÜYÜK HASAN DEDE olmuştur.
Yedinci yılın sonunda NADİR GÜL BİZDEDİR şiirini Hasan Dede’ye okuyan dedem, onunla helalleşerek memleketi olan Denizli’nin Demirciköy’e (Çal’a) bağlı Seyidibala’ya (Yukarıseyit) dönmüş ve ailesine kavuşmuştur.